Doktora Tezi Kaç Ayda Yazılır? Ekonomi Perspektifinden Bir Analiz Bir ekonomist olarak, kaynakların sınırlılığı ve seçimlerin sonuçları üzerine düşündüğümüzde, genellikle iki şey göz önünde bulundurulur: Zaman ve çaba. Zaman, pek çok insan için sınırlı bir kaynaktır; çaba ise bireysel verimlilikle şekillenen bir faktördür. Ancak bir doktora tezi yazmak, bu sınırlı kaynakların yönetilmesi ve ekonomik anlamda stratejik bir seçim yapmayı gerektirir. Tez yazmak, aslında sadece bilgi birikimi değil, zamanın nasıl kullanılacağı, hangi kaynakların en verimli şekilde kullanılacağı ve hangi kararların daha uzun vadede toplumsal refahı artıracağı gibi ekonomik bir dizi tercihi de içerir. Peki, doktora tezi ne kadar sürede yazılır? Bu…
Yorum BırakEtiket: bir
Göz İçi Mercek Değiştirilebilir mi? Tarihsel ve Akademik Bir Bakış İnsanlık tarihi boyunca “görmek” yalnızca biyolojik bir ihtiyaç değil, aynı zamanda anlam arayışının bir simgesi olmuştur. Göz içi mercek teknolojisinin gelişimi de bu uzun yolculuğun bir devamıdır. Bugün tıpta sıkça sorulan bir soru var: Göz içi mercek değiştirilebilir mi? Bu soru yalnızca tıbbî bir müdahale olasılığını değil, insanın kendi bedenine müdahale etme cesaretini de temsil eder. Görmenin Tarihsel Serüveni: İlk Denemelerden Modern Cerrahiye Tarih boyunca görme sorunlarıyla mücadele eden insanlar, çeşitli yöntemlerle çözüm aradı. Antik Hint metinlerinde kataraktın iğneyle itilmesi tekniği anlatılırken, Orta Çağ Avrupa’sında gözle ilgili cerrahiler neredeyse büyücülükle…
8 YorumGörevsizlik Kararı Bir Ara Karar Mıdır? Edebiyatın Cümle Aralarındaki Adalet Kelimelerin gücü, bazen bir mahkeme kararından daha derindir. Çünkü her kelime, kendi içinde bir hüküm taşır. Bir edebiyatçının dünyasında ise kararlar yalnızca sonuçlar değildir; onlar birer durak, birer “ara karar”dır. Görevsizlik kararı kavramı, hukuk sisteminin teknik bir parçası olarak görünse de, aslında anlatının kendisiyle — yani insanın hikâyesini anlamlandırma biçimiyle — yakından ilişkilidir. Bu yazıda, “Görevsizlik kararı bir ara karar mıdır?” sorusunu, edebiyatın çok katmanlı dünyasında; karakterlerin içsel mahkemelerinde, yazarın anlatısal yetkisinde ve okurun vicdanında tartışacağız. Anlatının Mahkemesi: Kararların Arasında Duran Sessizlik Her roman, kendi iç adalet sistemine sahiptir. Karakterler,…
8 Yorumİlk İnsanlar Hangi Jeolojik Zamanla Ortaya Çıktı? Evrim Mi, Yoksa İdeolojik Bir Anlatı mı? Bana kalırsa, tarihsel anlatımlar, bazen gerçekleri “eğip bükerek” bize sunar. Birçok insan için ilk insanların evrimsel kökenleri hala bulanık ve kocaman bir tartışma konusu. Jeolojik zaman dilimlerini ve insanın kökenini ele alırken, ortaya çıkan her yeni teori aslında bizi daha fazla kafa karıştırıyor. İlk insanların hangi jeolojik zamanda ortaya çıktığına dair açıklamalar, bilimin ışığı altında şekillendirilmiş olsa da, ideolojik ve kültürel etkilerden uzak duramıyor. Bu yazıda, kabul gören teorilere cesurca karşı çıkacak, bazı eksik ve tartışmalı noktaları derinlemesine irdeleyeceğim. İlk İnsanlar Ne Zaman Ortaya Çıktı? Hangi…
8 YorumKavimler Göçü Hangi Millet? Sosyolojik Bir Bakış Bir Araştırmacının Yolculuğu: Toplumun İzinde Toplumların dönüşümünü anlamaya çalışırken her şey, bireyin iç dünyasında başlar. Bir araştırmacı olarak insan davranışlarının ardındaki anlamı çözmeye çalışmak, geçmişin derinliklerine inmeyi gerektirir. Bu bağlamda, “Kavimler Göçü” yalnızca bir tarihsel olay değil; aynı zamanda bir toplumsal değişimin, kimlik inşasının ve kültürel etkileşimin yoğunlaştığı bir dönüm noktasıdır. Bu göç hareketi, yalnızca bir milletin değil, birçok halkın bir araya gelip yeni toplumsal yapılar oluşturduğu bir sürecin hikâyesidir. Kavimler Göçü: Millet Değil, Bir Dönüşüm Hareketi Kavimler Göçü’nün “hangi millete ait olduğu” sorusu, aslında modern ulus anlayışının dışında bir perspektifle ele alınmalıdır.…
4 YorumGirift Bir Hal Almak: Ekonomik Bir Perspektif Kaynakların Sınırlılığı ve Seçimlerin Sonuçları Ekonomi, sınırlı kaynaklar ile sınırsız ihtiyaçlar arasında yapılan seçimlerin bilimidir. Her seçim, bir fırsat maliyeti doğurur; yani, bir şeyin seçilmesi, başka bir şeyin kaybını gerektirir. Bu seçimler, bireylerin, firmaların ve devletlerin sürekli karşılaştığı temel bir ekonomik sorundur. Ancak, bazen bu seçimler o kadar karmaşık hale gelir ki, işler giderek daha “girift” bir hal alır. Girift bir hal almak, genellikle durumların ve ilişkilerin karmaşıklaşarak çözülmesi zor hale gelmesi anlamına gelir. Ekonomik bağlamda, bu terim, piyasa dinamiklerinin karmaşıklığının arttığı, bireysel ve toplumsal kararların birbirine bağımlı hale geldiği bir durumu ifade…
8 YorumDünyanın En Büyük Gölünün Adı Nedir? Psikolojik Bir Derinlik Analizi Bir psikolog olarak, bazen doğaya bakarken aslında insan zihnini görürüm. Dünyanın en büyük gölü sorusu kulağa coğrafi bir merak gibi gelir; ancak insanın neden bu tür “en”leri sorduğu, psikolojinin en ilginç alanlarından biridir. “Dünyanın en büyük gölünün adı nedir?” sorusu, yalnızca bilgiye değil, anlam arayışına da işaret eder. Çünkü insan zihni büyüklük, derinlik ve sınırsızlık karşısında kendi varoluşunu ölçer. Bu yazıda, bu basit görünen soruyu bilişsel, duygusal ve sosyal psikoloji perspektiflerinden analiz edeceğiz. Bilişsel Psikoloji: Bilginin Peşinde, Sınırsızlığın Kıyısında Bilişsel psikoloji, insanın dünyayı anlamlandırma biçimiyle ilgilenir. “Dünyanın en büyük gölü…
8 YorumHatay Antakya Aynı Yer Mi? Bir Karışıklık, Bir Mizah, Bir Mutfak! Evet, evet, Hatay ve Antakya, bu iki ismi duyduğunuzda aklınıza ne geliyor? Belki de lezzetli bir künefe, belki de tarihi bir sokak, belki de yer yer karışıklık yaratabilen bir soru: Hatay Antakya aynı yer mi? Hadi gelin, bu soruyu eğlenceli bir şekilde ele alalım, çünkü bazen coğrafya bile mizah olmadan geçmiyor! Hatay ve Antakya: Hem Arkadaş Hem de Birbirini Kandıran İkizler Bence Hatay ve Antakya, bir arkadaş grubu gibi. Yani birisi, “Beni tanımazsınız ama ben önemliyim” diyen tip; diğeriyse “Hayır, ben daha da önemliyim” diyen tip. Hatay, büyüklük açısından…
6 YorumDying Light 1 Nerede Geçiyor? Karanlıkta Hayatta Kalmak Bir sabah uyanıp her şeyin tersine döndüğünü fark ettiğinizde, dünyayı olduğu gibi bilmediğiniz bir yer olarak görmek nasıl bir duygu olurdu? Dying Light 1’in karanlık ve dehşet dolu atmosferi tam da bunu yaşatıyor. Ama biraz sabredin, çünkü bu yazıda yalnızca bir video oyunundan bahsetmeyeceğiz, aynı zamanda karanlıkta hayatta kalmanın, çözümler aramanın ve insan olmanın anlamını keşfedeceğiz. İlk adımlarını attığında, ana karakter Kyle Crane’in karşılaştığı dünya, hiç de eskisi gibi değil. Bir virüs, insanları dehşet verici zombilere dönüştürürken, Crane, bu korkunç dünyada hayatta kalmaya çalışıyor. Ama nereye gittiğini ve ne yapması gerektiğini bilmeyen…
6 YorumGecekondunun Tapusu Olur Mu? Tarihsel Bir Perspektif Gecekondu Olgusu: Bir Şehirleşme Hikayesi Bir tarihçi olarak, şehirlere baktığımda, yapıların yalnızca taş ve tuğla olmadığını, aynı zamanda bir toplumun sosyo-ekonomik yapısının, ideolojisinin, çatışmalarının ve dönüşümlerinin birer yansıması olduğunu düşünürüm. Bugün, gecekondularla ilgili en temel sorulardan biri olan “Gecekondunun tapusu olur mu?” sorusunu anlamak için, bu olgunun tarihsel köklerine inmek gerekiyor. Gecekondular, modern Türkiye’nin kentleşme sürecinin en belirgin simgelerinden biri olarak, pek çok toplumsal sorunu da beraberinde getirdi. Ancak bu yapıların tapusu olup olmayacağı sorusu, yalnızca bir mülkiyet meselesi değil, aynı zamanda sosyo-ekonomik ve hukuki bir meseledir. Gecekondunun Doğuşu: Kırılma Noktası 1950’li yılların…
8 Yorum